Bütüncül İyi Oluş Perspektifi

İyi Oluşun 8 Alanı

  • Duygusal: Tatmin edici ilişkilenmeler ve hayatla verimli şekilde baş edebilmek.
  • Finansal: Şu anki ve gelecek ekonomik durum hakkındaki tatminlik.

  • Sosyal: Başkaları ile bağlılık, ait olma hissi, ve destek geliştirmek.

  • Ruhsal/İnançsal: Hayatta amaç ve anlam sahibi olmak ve/ya keşfetmek.

  • Mesleki: Yaptığı işten bireysel tatmin ve gelişim elde ediyor olmak.

  • Fiziksel: Fiziksel aktivitelerin, beslenme ve uykunun ve sağlığın öneminin farkında olmak ve buna uygun yaşamak.

  • Entelektüel: Yaratıcı yetilerini tanımak ve bilgi ve yetenekleri artıracak ve besleyecek yollar bulmak.

  • Çevresel: Hoşnut olduğunuz, uyarıcı ve iyi oluşunuzu destekleyen bir çevrede var olmak.

Nedir bu Bütüncül İyi Oluş?




Düşünün ki hem başınız ağrıyor ve ateşiniz var, hem de sağ eliniz ve ayağınız burkuldu.

 

Bu sorunlarınız her gün devam ediyor, galiba geçti derken tekrar eliniz ve ayağınız burkulup duruyor.

 

Doktorunuz sadece elinizi ve ayağınızı tedavi ediyor, neden burkulduklarını ve neden sürekli burkulmaya devam ettiklerini değerlendirmiyor, ateşiniz ve baş ağrınıza yönelik bir incelemede veya tedavide, veya bir yönlendirmede bulunmuyor.

 

Sizce bu doğru ve tam bir tedavi midir?

 

Elbette ki hayır.

 

Tedavi, kişinin onu etkileyen en yoğun ve öncelikli çözmek istediği sorunların tamamının incelendiği, veya incelenmesi için gerekli kişilere yönlendirilmelerde bulunulduğu, gerekli tedavilerin planlanıp zaman içinde uygulandığı; ortadaki sorunların oluşmasında ve devam etmesinde etkili olan durum, olay ve benzerinin keşfedilip, gerekli değişimlere karar verilen ve bunların uygulanmasında ve devamında destek alınılan bir süreçler bütünüdür.

 

Her tedavi her derde deva olmak zorunda mıdır? Hayır.

 

Ancak diğer dertler ve bu dertlerin ortaya çıkmasında etkili olan alanlar kesinlikle göz önünde bulundurulmalı mıdır? Evet.

 

Tıpkı bir göz doktorundan kırık bir kolu tam olarak tedavi etmesini bekleyemeceğimiz gibi, bir terapistten de her derde deva olmasını beklemek gerçekçi olmaz. Ancak terapistler, bazı sorunların oluşması ve devam etmesinde etkin rol oynayan toplum bilimi ve siyaset biliminden ve farklı bilimlerden kendini tamamen soyutlamamalıdır ve insana, yaşadıklarına ve birlikte çizeceğiniz yola bütüncül yaklaşmalıdır.

 

Geçinebilmek için memnun olmadığı koşullarda ve sıklıkta çalışmaktan tükenmiş hissederek depresyon dediğimiz durumu tecrübeleyen bir danışana hizmet verirken, dünyamızda normalize edilmiş ve edilen insanlık dışı denilebilecek iş ve çalışma koşullarını göz ardı eden bir terapi veya tedavi, söz konusu olamaz ve olmamalıdır.

 

Psikolojik danışmanlar, klinik psikologlar, doktorlar ve nice uzman, insanları tabiri caizse hasta eden her şeye karşı ses çıkarmalı, farkındalık yaratmalı, bunları normalize etmemeli, etkilerini göz ardı etmemeli; yani hak savunucu da olmalıdırlar. Şayet olmazlarsa, yani bu konularda hiçbir şey yapmamayı seçerlerse; hasta edicilerin destekçisi olmuş, her ne kadar tedavide bulunduklarını düşünseler de sorunu ateşlemede pay sahibi olurlar.

 

Bu noktada özellikle Psikoloji alanında çalışan uzmanları kısıtlayan ekoller (terapi türleri) söz konusu olabilir, aynı hasta edicilerden uzmanların kendisi muzdarip olabilir, ancak bireysel destek ve değişim alanında çalışmak ve insanların hayatına faydalı bir şekilde dokunmak istiyorsak; insanları etkileyen toplumsal, siyasi, tıbbi ve nicesi alanların insanların iyi oluşuna ve ol(a)mayışına etkisini yok saymamak ile etik olarak yükümlü olmalıyız.

 

Bozukluk, hastalık, sorun olarak adlandırdığımız hiçbir şey, hiç kimseye hiç sebepsiz gökten inmez. Hikayelerimiz ve yaşadıklarımız, sadece bir genetik yatkınlıktan ibaret değil; bir bütündür ve çeşitli etkenler, durumlar, olaylar, yaşantılar toplamı veya çıktısıdır.

 

Bütüncül iyi oluş, tam olarak da bu demektir. İnsan; her zaman çevresinden, yaşadığı dönem, toplum ve kültürlerden, koşullardan, kısacası aklımıza gelebilecek neredeyse her şeyden etkilenerek ve etkileşim halinde olarak var olur. Dolayısıyla kişilerin kendi iyi oluşlarını, ve uzmanların da danışanlarının iyi oluşlarını bütüncül bir çerçeveden ele alarak anlamlandırması, terapi, tedavi ve destek gibi süreçlerin bu bakış açısıyla devam ettirilmesi hayatidir diyebiliriz.

 

Fiziksel hastalıklar, yalnızlık, yoğunluk, kendine ve sevdiklerine zaman ayıramama, hayattaki anlam eksiklikleri, yetkin hissedememe, çaresizlik, ve bir o kadar şey aslında bizim iyi olamayışlarımıza hep birlikte etki eder ve bizi bunları yaşatan, olageldikleri çeşitli yollar vardır. Peki bu yolları kimler ve neler etkiler/yapar/düzenler?.. Terapist bireyle çalışır (aile, grup, çift ve çocuk ergen terapisi dışında), ancak bireyi sadece bireyin kendi hayatı ve algısı mı etkiler?..

 

Travma gibi daha çok tek bir olay veya konunun tetikleyiciliği söz konusu olduğu durumlarda da, bu toplam dediğimiz bütünsellikten yine bahsedilebilir. Örneğin bir kayıp yaşayan ve bunun takibinde depresyona girmiş bir kişinin yaşadıkları; kaybettiği kişinin ona ifade ettikleri, onun ile paylaştıkları, bu kayıp ile nelerin kaybedildiği veya değiştiği gibi şeylerin ve daha fazlasının toplamıdır diyebiliriz. X kişisini kaybetme olayı, o kişiyi tanıyan her farklı kişi için farklı etkilerde bulunur; çünkü herkesin toplamları farklıdır, benzerlikler olsa da hep biriciktir.

 

Biliyoruz ki daha düşük ekonomik sınıflarda olan insanlar, yoksulluk yaşayan ve/ya yaşamış insanlar, eğitime ve bilgiye ulaşması daha güç olan insanlar, baskı ve ayrımcılığa maruz kalan ve/ya kalmış insanlar daha yüksek oranla psikolojik sorunlar tecrübe etmektedir. Peki biz uzmanlar bu bilgileri öğrendikten sonra ne yapıyoruz? Ya da ne yapmalıyız? Sömürünün şaşırtıcı olmadığı, günlük olduğu bir dünyada; ekonomik gücü yetmeyen insanların psikolojik destek ve tedaviye ulaşamadığı/çok zor ulaştığı ya da bundan haberdar olmadığı bir dünyada, biz uzmanlara neler düşer ve düşmeli?..

 

Her gün içtiğiniz suyun zehirli olduğunu hayal edin. Sadece spor ve meditasyon yapmak sizi bu durumda iyileştirir mi? Veya sadece terapi almak? Veya sadece zehirli suyun yarattığı mide bulantısını bastıracak bir ilaç?

 

‘‘Evet, içtiğiniz su bunca zamandır zehirliydi, ve bu sizi ve birçok insanı etkilemekte olan çok vahim bir durum. Sizce bu konu hakkında neler yapabilirsiniz? Başkaları neler yapabilir?’’ diyen bir uzman ile mi bir yola eşlik etmek isterdiniz, yoksa yalnızca;

 

‘‘Suyun zehrini yok edemeyiz. Bu belediyelerin ve devletin yönettiği bir süreç, maalesef ki elimizden gerekli merciilere başvurmak dışında bir şey gelmiyor. Ancak bu konuyla nasıl başa çıkabileceğimizi kontrol edebiliriz, gelin bunu konuşalım.’’ diyen bir uzman ile mi?

 

Terapi, kendini ve birçok şeyi keşfetmenin, destek almanın, güvende hissetmenin yeri olduğu kadar aksiyon almayı ve bunu kolaylaştırmayı da hedeflemelidir. Danışanın kendi doğrularını, ihtiyaçlarını keşfetmesinde eşlikçi olmak kadar aynı zamanda harekete geçirici olmakla da yükümlü olmalıdır.

 

Kişinin ihtiyaçlarına göre terapi ekolü veya tıbbi tedavi gerekir, evet, ancak ya size ve neredeyse herkese yıllarca zehirli su hakkında hiçbir şey yapamayacağınız öğretildiyse ve bunu içselleştirdiyseniz? Bu halde ihtiyaçlarınızı gerçek ve doğru anlamda isimlendiriyor olabilir miydiniz?

 

Harekete geçmeyi beraberinde getirmeyen farkındalık, tek başına iyi oluşa katkı sağlayamaz. Farkındalık ve bilgi, hem etkileniş şeklimizi ve davranışımızı, hem de ilgili konularda etkilendiğimiz durumların kendisini değiştirmeyi de konu edinmelidir.

 

Bu durumların hepsini her zaman değiştirmek mümkün olmayabilir; ancak bir bütün parçalardan oluştuğu gibi, hedefler de (bireysel ve kolektif) adımlarla ulaşılabilir; bu yolda nasıl adımlar atılabileceğini, sıfır adımdan birkaç adıma ve daha fazlasına nasıl ulaşılabilineceğini konuşmak ise mümkün.

 

İnsan, her canlı gibi karmaşık bir varlıktır. Tek bir çerçeve ile insanı anlamak, yorumlamak, destek olmak mümkün değildir, veyahut eksiktir.

 

Neydim, ne oldum + Neler yapıyordum, neler yapıyorum + Neler yapmalıyız = Bütüncül İyi Oluş

 

(Algım ve/ya yaşadığım bazı olayların değişmesi) + (Değişen tutum ve davranışlarım) + (Güç ve destek aldığımız, ait hissettiğimiz insan ve gruplar; tek başına yapamadığımız, ancak birlikte mümkün olan değişiklikleri gerçekleştirme yoluna girebileceğimiz insan ve gruplarla aldığımız aksiyonlar) = Bütüncül İyi Oluş

 

Gerçekten de we live in a society, yani bir toplumda yaşıyoruz... Ama nasıl bir toplum ve bizi nasıl etkiliyor?.. Değiştirmek için neler yapabilirsiniz ve yapabiliriz?..

 

Bazı şeyler ancak birlikte mümkün…


Bizi Instagram'da da takip edebilirsiniz:

Anahtar Kelimeler

Bütüncül   Kapsayıcı   Kesişimsel   Dayanışma   Bilimsel   Kolektif   Birlik